26 Haziran 2012 Salı

Evlilik, Annelik ve Geriye Kalan Sen (Kalırsa..)

Evlendim ve çocuğum oldu. Evet, doğru okudunuz. Böyle de çattadanak yazdım gitti, başkası aklıma gelmedi. Malum iki yıldır tek satır yazmıyordum, yolyordamı unutmuşum. Ama yazmamamın geçerli sebepleri vardı, hatta en geçerli sebeplerin ikisi bendeydi: evlilik ve çocuk.

Bir anda nasıl da değişiverdi hayatım. Zaten 2010 senesi olaylar olaylar dolu bir sene olmuştu benim için. Astrologlar ne beyanlarda bulunmuşlardı bilmiyorum ama ben o yılı benim yılım seçiyorum, her bakımdan. Sene başında babamı kaybettim, ortasında evlendim, sonunda hamileydim. Daha ne olsun. Bir ucu ölüm, bir ucu hayat olan duygular kumkuması bir yıl.

İnsanı ölümün aksine hayata bağlayan yegâne iki şeyle ben de bağlandım epeyce, aynı zamanda da koptum. Annelik dedikleri, epey vakit alan, mesaisiz 7/24 iş başında bırakan meslek. Ne uyku var, ne boş vakit. Aslında şikayetim yok, evlilikten de annelikten de daha çok keyif almaya bakıyorum. Mutluluğu önceleyen biri olarak, ikisinin de tadını çıkarmaya çalışıyorum. Fakat benim de kusurum, çok sevgili bir arkadaşımın tesbitiyle, ilgilendiğim işe fazla odaklanıp, dışında kalan her şeyden uzaklaşmak. Bu da iyi değil, çünkü bir yerde ipin ucu kaçıyor ve kendime ayırmam gereken zamandan çalıyorum.

İşte tam da bu yüzden yazmaya başladım tekrar, kendim için bir şeyler yapmalıydım. Şu iki yılı bir toparlayayım dedim.

Başlarda her şey güllük gülistanlık, canım cicim, coştu içim. Sonrası gene öyle, de, çocuktan sonra bir dur diyorlar adama. Ahanda "dünya evi" dedikleri! O ne demek ki diye düşünürdüm hep. Şimdi anlıyorum ki, insanın bir evi, eşi, hele de çocuğu olunca dünyaya bağlılığı artıyor, kazık aramaya başlıyorsun müsait bir yere çakmak için. Ondan önce ölmek hiç sorun değildi benim için mesela. Bir tane canım var, verdim gitti, helal ü hoş olsun, der geçerim, derdim. Şimdiyse biraz yutkunuyorum, şu çocuğu bi göreydim büyümüşken oluyorum. Kim bakar derdim yok, an itibariyle de Allah bakıp gözetiyor zaten. Ama ben de seyredeyim istiyorum. Kendi sağlığımla bile çocuk için ilgileniyorum. Ben iyi olmalıyım ki, ona da iyi anne olabileyim diye düşünüyorum.

Elhasıl, değişik bir şeymiş özellikle annelik. Evliliğin çok bir karmaşası yok, iyilik yap iyilik bul. Annelikse mübarek o kadar komplike bir durum ki, çözmeye çalışsan daha da karışıyor, akışına bıraksan için rahat etmiyor. En iyi anne ben olmalıyım diye bir haller içinde buluyorsun kendini, sonra bunun kulağa bile saçma geldiğini anlayıp doğal ama bilgili olmayı seçiyorsun. Böyle böyle iki ileri bir geri, ama keyifli, geçip gidiyor günler.

Şimdi ben de anne blogu yazarı olurmuşum. Bebek bakımı, annelik duygusallıkları dökülürmüş satırlarımdan. Temayı da ona göre ayarlarmışım falan.. Yok, o kadar değil ama anlatmak istediklerim var. Nasıl tatlı bir yaratıkla aynı evi paylaştığımdan bahsedebilirim mesela. Ama başka yazılarda..

Haydi bakalım, hoşgeldim tekrar...