6 Temmuz 2012 Cuma

Konunun Dönüp Dolaşıp Geldiği Yer

Akşamları daha geç yatmaya başladım. Pilimin bitme süresi uzadı. Bir ay öncesine kadar saatin 12 olduğunu göremiyordum bile. 10.30, 11'de pert oluyordum. Hemen hemen 1,5 yıldır böyleydi. Şimdi ne fark etti bilmiyorum. Ali Osman yine az uyuyor, yine çok sık uyanıyor, yine erken kalkıyor, üstelik çok daha fazla yoruyor, bir aydır yürüyor, tırmanıyor, karıştırıyor, peşinde koşturuyor. Erken büyüyen bir çocuk, daha 10 aylık ve şimdiden canıma okuyor. Gündüz 1-1,5 saat uykuyla hiç durmadan nasıl dayanıyor aklım ermiyor.

Yine yaptım. Başka bir şeyden bahsedecekken oğluşumda takılı kaldım. Hep mevzularım ona bağlanıyor. Taze annelik olsa gerek, işim gücüm, aklım fikrim Ali Osman. Biraz fazla anne oldum ben. Fazla ilgili, fazla düşkün, fazla sevgili. Elbette tüm anneler ilgili, sevgili de, kendimi etrafımla kıyaslayarak düşünüyorum bunu. Ben biraz buldumcuk oldum sanırım. Yeğenim falan da yok, ilk gördüğüm bebek benimki. Ama sevilmeyecek gibi de değil hani. Çok oyunbaz, çok mimikli, çok güzel kendini ifade eden bir çocuk. Herkese yüz vermez ama bize sevgisini çok belli ediyor. Ben de sevildiğini anlasın diye hep belli ediyorum sevgimi. Bu yıllarını ilerde hatırlamayacak, bari bilinçaltına kazınsın istiyorum onu çok sevdiğimiz. Hem özgüveni de yüksek olur böylece. Yeter ki aşırıya kaçan bağımlı sevgilere dönüşmesin, yoksa bir zarar gelmez sevgiden.

Sevgisiyle boğan ya da şımarık bir çocuk ortaya çıkaran bir anne olmak istemiyorum. Ama belki de belli bir doyuma ulaşmak gerekiyor. O bal suratlıyı yiyip yiyip bir rahatlamak, sonra da "heh tamam" demek gerekiyor. Ama mümkün mü bilmiyorum. Annelik garip bir şey. Sürekli annesin işte. Sürekli canının bir parçasıyla berabersin. Gerçi anne olunca "Ben anayım!" diye ortalara atmıyorsun kendini aslında. Öyle her an ağır bir sorumluluk altında ezilinmiyor. Ya da kendini bambaşka biri olmuş gibi hissetmiyorsun. Biraz evcilik oynar gibi. Hele ilk zamanlar eskilerin sanal bebekleri gibi, besle, gazını çıkar, altını değiştir, uyut. Sadece bu 4 görev. Zaman ilerledikçe de bu görevler dallanıyor biraz. Ona özel yemekler hazırla, yeni şeyler öğrenmesini sağla, kurallar koy, oyunlar oyna, dışarı çıkar, gezdir, yıka (bu görev babasının, özellikle belirtme ihtiyacı duydum ;) ), pakla. Böyle sayınca zor gibi görünüyor ama doğal akışında öyle değil. Oluveriyor hepsi, hem de diğer ev işleriyle beraber.

Tek bir mesele var; rahat olmak. İşte ben biraz orda tökezliyorum. Çünkü her şey olsun diye uğraşırken stres yapabiliyorum. Doğru olanı yapma endişesi yaşıyorum. İlk 3 yaş çok önemli çocuk gelişiminde (Ne ilginç değil mi, kimse o ilk 3 yaşını hatırlamaz ama kişiliği gelişir o dönemde), yanlış bir şey girmesin bilinçaltına diye diye kasıyorum biraz. Bunu çözmem lazım. Her şey mükemmel olmak zorunda değil (olamıyor da zaten), kimse madalya takmıyor, ben de aciz bir kulum, robot değilim, melek değilim.... diyorum da anlatamıyorum şimdilik. Umarım kolay yoldan anlarım. Çünkü çocukla imtihan çok zor, Allah korusun.

Ben aslında dış dünyadan bahsedecektim ama içerde çok şey birikmiş sevgili okur, biraz sabrediver bu hallerime. Elbet başka şeylerden de yazabileceğim. Biraz müsade sadece.