30 Ekim 2008 Perşembe

bir ses ver

çok zamandır alışkınım susmaya. kelimesizliğin ayrı bir hüznü var. içimde biriktirdiklerim, ne olsa taşmıyor. ama kabımın genişliğinden değil sanki dibi delik, yer tutmuyor hiç bir şey. kendimden sakladıklarım ne zaman önüme çıkacak, çıkıp da beni yerle yeksan edecek diye beklerken hiç hareket yok.
hoş değil. değil biliyorum. bu kadar su gibi, kaldırma kuvveti yüksek olmadığımı biliyorum. bu kadar durgun olamayacağımı da. şu hüznün bir sebebi var, çözemiyorum. kendimden kaça kaça dönüşsüz uzaklıklar sınırını aşmışım, aslında farkındayım.
aylardır herkesin yaptığını yapıyorsam demek ki herkes böyle yaşıyor, böyle düşünüyor; yani pek düşünmüyor. ki benim alışık olmadığım bu. sorgulamadan, irdelemeden, çözmeden devam etmek bir şeylere. kimse gözümde hor değil, sadece bu benim tarzım değil.
herşeye eyvallah demek bana göre değil. hiç bir şeye isyan da etmedim asla. ortasını bulmuşken, teslimiyeti kıvama getirmişken, kaybetmeyi göze alamam.
kelimelerimi istiyorum ben, tüm noktalama işaretlerimle.

Hiç yorum yok: