3 Aralık 2008 Çarşamba

aşkın yalın hali

Pervane haftam, hafta günleri açısından bitti. yine yoğun bir haftaya denk geldiğçün 7'de 7 yazamadım.
Bugün son.
Başka aşk yok. He var mıydı ki, o da dikkate alınacak bir sorudur elbet.

Aşk çeşitlerinden geriye aşk-ı hakiki kaldı. Gerçek olan aşk Allah aşkıdır ki ondan bahsetmeye ne ben ehliyetliyim, ne de cesaretliyim.
O öyle bir şey ki, dünyanın tüm iptilaları seni bulsa 'daha yok mu?' dersin. O kadar etkisizleşir O'nun dışındakiler.

Öyle bir şey ki, yüzünde O'ndan pırıltılar vardır. Sonsuz huzurun sınırsız yansıması kuşatır her yanını.
Ay'ın Güneş'e pervane olup, ondan aldığı ışığı aksettirmesi gibi, görene sürur verir hâlin.

Öyle bir şey ki, herkesin arayış içinde olup, üzerine ahkâm kestiği sonsuz mutluluğun sırlarını içinde hissedersin.
Öyle bir şey ki, O'ndan başkasına ihtiyaç duymaz, gelenden gidenden kaygı duymazsın. İşte özgüven. Mutlak güven. Bilirsin ki O seni yarı yolda bırakmaz. Heyt be, var mı bundan ötesi?

Öyle bir şey ki, cenneti bile istemezsin, verseler almazsın. Sadece O. Yeter ki O. Bir tek O olsun.

Aşk. Ey aşk. Dilime yakışmıyor adını anmak.
Tek yapabildiğim uzaktan bakmak.
Dedim zaten, beni aşar bu konuşma.
Çömez bir pervaneyim, kendimi topluyorum yaklaşmak için ateşe.
Gün gelip dalabilmek için o nurun içine.

Baştaki soru, aşk var mıydı...?
O hep vardı da, anlaşılan bir şey var ki;
Ben hiç âşık olmamışım...
ah mine'l aşk

Hiç yorum yok: