Bugüne kadar olan sinirli anlarımı düşünüyorum. Bu konuyu da açıklığa kavuşturmalıyım.
Abimle büyürken yaptığımız kavgaları saymıyorum, onlar süreç gereği bi yerde. Derin izler de bırakmadı zaten, gülümsetiyor ancak. Hazır cevaplılığımın gelişimine katkısı çok büyük saolsun abimin.
Anneme göre sinirli olabilirim ama yanar söner cinsten. Onlar klasik ana-kız atışmaları. Hal-i hazırda yapacak olduğum şeylerde “şunu yap” denmesinden hoşlanmamam üzerinde döner konu genelde. Ama büyüdük artık, eski tadı vermiyor. Kol kola geziyoruz işte.
Kardeşimle de kavga falan etmeyiz, bazen ben ablalık taslarım, bazen o şımarık velet olur, onu da geç.
Dışarıdan bakınca, bakana göre değişiyor durumum. Öğrenciler beni başka dünyadan gelmiş sanıyor, çünkü beni sinirlendiremiyorlar. Bunun iki istisnası oldu, bugünün konusu da bu olacak.
Arkadaşlarım da soğukkanlı olduğumu söyler. E kısaca sinirli değilim. Hatta fazla relax, yer yer umursamazım. Zaten milleti kafaya taksam ohoo…, başka işim mi yok?
24 yıla pek yakın hayatımı ciddi ciddi önüme koydum, öfkeyi damarlarımda hissettiğim iki olay oldu. İkisinde de konu yalan ve saygısızlıktı. Demek ki hiç tahammül edemediğim iki şey buymuş. Bir de mantıksız hareket ve sözler var ama asgari müştereklerde çözüyorum onları.
İlki ben çömez bir hocayken iki öğrencinin bize dizi dizi yalanları ultra relax bi vaziyette sırıta sırıta bize söylemesi sonucu bende oluşmuş bir öfke kriziydi, fakat bu çok uzun bir cümlenin en son noktasıydı. Öncesinde defalarca konuşup çözüme varmaya çalışmıştık. Sonra beter bi gecenin bir vakti, bir damla damladı bardak taştı ve ben çok yükselttim sesimi. Saflık işte, sonra da üzüldüm sesimi yükselttiğime, yufkaydı yüreğim.
İkincisi ahlaksız ilişkiler, milleti oyuna getirmeler, ikili oynamalar, insan kullanmalar ve yalan rüzgarı içinde kavrulmuş bir ruhun karşıma çıkmasıydı. Kızla bir sene geçirdim, hiç bi şey çakmadım. En sonunda kızın arkadaşları dayanamayıp bize her şeyi anlattılar. Bu kız bunları nasıl kandırıp işlerini gördürüyormuş, gitmiş herifin tekiyle evlenmiş, tutmuş mahrem hikayelerini millete anlatmaya başlamış, bir sürü de yalan sosu katmış. Oscarlık bi tip kısaca.
Biz bu kızı karşımıza aldık, şu avukatların çapraz sorgusuna tuttuk, açıklarını yakaladık, kısmi itiraflara mecbur bıraktık. Ama bir yandan da içim şişiyor. İlk defa bu kadar düzenbazını canlı canlı karşımda görüyorum. Hikayelerde okumakla orijinalini görmek arasında fark var. Hala da görmedim o kadar yalancısını, gerçi görsem de şaşırmam artık, kız ufkumuzu açtı bir kere. Hani ilk defa zürafa görmek gibi bir şey.
Sonlara doğru elimizde sıkı bir koz vardı, konuyu oraya getirdik. Başladı yalan söylemeye. Bi Ya Sabır çektim. Azar azar elimizdeki kozu açıklıyoruz, onun da yalanı ortaya çıkmaya başlıyor. Her çıkan yalanına yeni bir yalan yumurtlayıveriyor, onu kırıyoruz yenisini yapıyor, onu bozuyoruz bi yenisi daha. Zaten kişilik bozuklukları böyledir, kusurunu yeni bir kusurla örtmeye çalışır.
Baktım sonu yok bunun ve artık beni sıcak bastı, resmen cıvam yükseldi yükseldi veee ayağa fırladım kıza bir püskürdüm ki odadakiler şok, kocaman donmuş gözlerle bana bakıyorlar. E ama yeter bu kadarını da kaldıramadım, göz göre göre nereye kadar. Bağırdım çağırdım kendimi rahatlattım. Yoksa biliyorum ki kızın zerre kadar yüzü kızarmadı, ders de almadı. Tedavilikti durumu, bağırmakla iş bi yere varmazdı. Ama zararı da olmazdı, yüzsüzdü bi kere. Yüzüne tükürsen Ya Rabbi şükür diyecek cinsten, kalbini kırdığımı hiç sanmıyorum. Sonra gittim yine ben sinirden ağladım.
Şimdi olsa bu kadar öfkelenmem diye düşünüyorum. O zamanlar kişisel gelişim ve psikoloji eğitimlerine tam meyletmemiştim. Ama insanın sabrını geliştirmesi de zaman alabiliyor, kendime de çok güvenmiyorum.
Mesela bu aralar da bir şeylere kızıyorum, birilerine. Fakat sakinliğimi suni olmadan hakikate çevirebiliyorum. Yazıp çizip üstümden atıyorum, kimse zarar görmüyor.
Dur bi de nasihat edeyim, okuyucu boş dönmesin. “Kardeşlerim! Valla değmez.” Yemin de ettim daha ne olsun.
Hadi bir de bilgi vereyim, içerik zenginleşsin. Ahkâm kesmiyorum bak, yanlış düşünme kızarım :) Kişinin davranışının altında duygusu, duygusunun da altında algısı yatar. Biz sadece davranışı görüp tepkimizi ona göre veririz fekat sormayı düşünmediğimiz soru şudur; ‘bu insancık, içinde ne hissediyor, daha içinde neyi nasıl algılamış da böyle davranıyor?’
Bu tabi bir bilinçaltı olayı herkes şak diye çözemez ama en azından yaklaşımlarımızı değiştirirsek başta biz, sonra da etrafımız rahat eder.
Bakıyorum da tam mimlik bi konu olmuş, mim mi başlatsam? Başlatayım bakalım nolcak.
O zaman şöyle yapıyoruz; abilerim ablalarım, şu önünüzde görmüş olduğunuz mevzuyu pek sevgili Çilekli Süt'e, şeker ötesi Şeker Portakalı'na, orijinal üstü SananaAki BananeSan’a, mutlu böcük İpek Böcüğü'ne yolluyorum. Kırmızı kurdelamızı kestik, Allah bereket versin.
Konuyu özetlersek; şimdiye kadar en çok sinirlendiğin olay ve seni en çok kızdıran şey acaba nedir nedir??
Unutmadan; atom bombası senin başına düşsün İsrail...
12 yorum:
Duana amin, mime eeayvaa diyorum, güzel bir mim başlatmışsın hayırlı uğurlu olsun :))
Hayırlı uğurlu olsun, en kısa sürede yazarım inş.
yaşadığımız herşey ne çok şey öğretiyor. Ben de böyle bir kaç olay yaşadım şimdi çok daha rahat haraket edip, çözümlüyebiliyorum
efenim yeni mim vatana millete hayırlı olsun :) şahsen kolay sinirlenmem beni sinirlendirmek için çok büyük şeyler olması gerekir bu kadarı da pes dedirticek şeyler.Ama bir sinirlenince de araya nefret duygusu da girer,yok ben katil olayım içim soğusuna kadar gider :) Bu arada ben bolugunuzu gezdiğim zaman pc sessizdeymiş zannımca ferfeciri yeni dinledim de :) bu fonun üzerine sacid onan bir mona roza okur ki anlatılmaz yaşanır :) dinlemenizi tavsiye ederim :)
teşekkür ederim efenim :)
nadir sinirlenen insanların tepkileri daha yoğun ve sert oluyor galiba, bi birikim oluyor olabilir belki.
mona roza'yı da hemen dinledim, çooook güzeldiii, çok teşekkür ederim tavsiye için :)
-Ah! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller!-
güzel mimmiş pervanem bazı mimler insanı köşeye sıkıştırıyor herkesin söylediğinden daha farklı şeyler söyleyecek kelimlere bulamıyorsun ben öyle mimleri özürle geri çeviririm genelde ama bu açılımı çok geniş bir konu senden de farklısının geleceğini tahmin etmezdim zaten :)) bu gün tahsinsana bir konu ekleyeceğim yarın da bu mimi ekliyim bloğa :) teşekkürler..
ben teşekkür ederim icabet ettiğin için:)
tahsinsan adını okuyunca sırıtmaya başladım var mı ötesi :))
vazcaydım önce senin mimi yayınlayacağım. yazmaya başladım bile :) temel bloğa yazı eklemeyeli daha çok olmuş orası gariban kalmasın.
bekliyoruz efendm :) dışarda az bi işim var, gelir gelmez okuyciim.
ama tahsinsan'ı da peşinden bekliyorum mutlaka :)
valla günde on yazı eklesen, amman sabahlar olmasın derim :))
İlk kez geliyorum bloguna canım senin..Bayıldım bayıldım..
Evet,temalarımız aynıymış..
Ben de daha yeni beğenmiştim bunu. kimsede olmayan bir şey yapayım,Çocuk Esirgeme Kurumu dağıtmış gibi olmasın demiştim :)))
Ama 24 saat içinde haberini aldım :DD
Canım şaka bir yana ortak zevklerimiz çokmuş.
Sen de öğretmensin demek.Ne kadar sevindim ya !!! :))
Artı yazılarındaki anlatım ve imlaya hayran kaldım..Kutlarım..
Görüşmek üzere..
Sevgilerimle :)
aa demek ilk kez :) blograzziden bi görmüşlük olması gerek aslında :) temayı 1 ay önce değiştirdim, o zamandan beri ilk kez olabilir tabi :)ben de o zaman kimsede yok hehe demiştim :))
öğretmenlik hayatımın een en en kıymetli şeyi, bin defa yaşasam bin defa öğretmek isterdim :)
güzel yorumuna çook teşekkür ederim :)
bilmukabele :)
Yanlış anlama sakın..
İlk kez olmasının nedeni yoğunluktan.Hafta sonları bile doluydum,kursa gidiyordum.
artı listemde o kadar çok kişi var ki hepsi birbirine girdi,yetişemedim :))
İnan hiç görmediklerim bile vardır,beni affetsinler.
Sadece linklerini kopyalayıp ekliyordum aceleyle :))
Eee..Ama ben bu blogu çok sevdim yaw.Geçen günler kyıp olmuş :(
Kovsan da gitmem artık :))
Sevgiler...
Not: Ben mim'lere kapalıyım canım. Şimdiden söyleyeyim..Ok?
yok canım espri benimki ;)
ne kovması, seni burda görmek çok mutlu edecek beni.
not süper :D ok.
Yorum Gönder