9 Şubat 2009 Pazartesi

kalp kalple karşı karşıya gelirse

foton kuşağını ilk öğrendiğim zaman ürkmüştüm, ya gerçekse diye.
üç yıl kaldı şunun şurası. söylenene göre 2012'de acaip ve garaib, fevkaladenin fevkinde, olağanın üstünde şeyler olacak. bu fotona girince dünya karanlığa gömülecek, sonra anormal bir aydınlık olacak, sonra canlılar fiziken güçleneceği gibi, insanlar zihnen de psişik güçlere sahip olacaklar, telepati yapabilip düşünceleri algılayabilecekler.

açıkçası pek inanmadım ben, çünkü herkesin kabul ettiği ve kanıtlanabilmiş bir teori değil. bir kere işin içinde ufolar var, ilk beş günlük sürede yoğun ufo inişleri olacak deniliyor, ufoları da iplemediğimiz için bu teori baştan inandırıcılığını yitiriyor. ayrıca bununla ilgili herhangi bir hadis ya da başka bir rivayet de okumadım. ayrıca kıyamet alameti desek, bana kıyamete 3 yıldan fazla bir süre var gibi geliyor. (kıyametin kopuşundan hemen önce 3 gün karanlık + 3 gün aydınlık rivayeti var ancak önce mehdi, deccal, mesih'in gelmesi gerekiyor, o da apar topar olmaz, tabi yine de kesin bir şey söylemek mümkün değil) ayrıca 2127 yılına kadar sürecek deniliyor bu süreç, bu daha da karmaşık. 115 yıl boyunca algıları açık mı gezecek insanlık? niyetler ortaya dökülünce hem kocaman savaşlara yol açar bu, hem birleşmelere, tüm zıtlıklar zirvesini bulur.
bir de ahmet maranki'nin ve mehmet ali bulut'un bu olayı benimseyip anlatması var ki, o kısmı biraz daha kafa karıştırıcı. yalnız ben maranki'yi de, mehmet ali bulut'u da pek iplemediğim için yine bu söyleme pek itibar etmiyorum.

şimdi enteresan olan şu tabi ki. hadi diyelim üç yıl sonra bu söylem gerçekleşti. ilk dört gün sıkıntılı geçti, atlattık. beşinci günden sonra hepimizde bir dinçlik, bir süpermenlik olmaya başladı veee en şahanesi hepimiz birbirimizin aklından geçenleri görmeye, duymaya, hissetmeye başladık. fiyuuu valla süper!
işte ilk duyduğumda bu yüzden tırsmıştım biraz. düşünsene kimin hakkında ne düşünüyorsan şıp diye bilinecek, kendi adıma o kadar da iyi bir şey olmazdı bu o zamanlar.
bugün yine aklıma geldi bu foton. (ismi bile komik geliyor bana. foton foton.. hızlı oku bak, komik hakikaten :P)
şimdi böyle bir olaya hazır olduğumu farkettim. hatta keşke öyle bir şey olsa da herkes hakkında ne düşündüğümü bilse dedim. bu benim hayatımı daha bile kolaylaştırırdı. çünkü bazen kelimeler ifadeye yetmiyor düşünceleri ve yanlış anlaşılma korkusuna susmak tercih ediliyor. hele karşındaki insanın anlama kapasitesi düşükse kullandığın kelime sayısı ya çok azalıyor ya çok artıyor, ikisi de can sıkıyor. ben samimiyetimin anlaşılmadığını anladığım durumlarda hiç uğraşmıyorum insanlarla. çünkü zaten bana faydası olmaz bu tiplerin, haliyle de muhatab olmam gerekmez. onun için bu foton olayı benim işime gelir. hal-i hazırda genellikle düşüncelerimi derleyip toplayıp orijinalini bozmadan söyleyen bir tip olduğum için bana pek zararı olmaz. cümle kurma derdinden kurtulurum ne güzel.
bu durumda benim asıl merak ettiğim benden başkalarının bana söylemeyip de içlerinde tuttukları şeylerin ne olduğu. malesef özü sözü bir olmadığını düşündüğüm çok kişi var ve böyle bir durumda bunlarla yüzleşmeyi çok isterdim. insanlar konusunda hislerim kuvvetli olduğu ve yüz ifadelerinden, tavırlarından zaten pek çok şeyi çözebildiğim için az-çok anlıyorum kimin ne zaman ne demek istediğini. ama yine de mesele yakınımdakiler olunca göz ardı edebiliyorum bunları, bir şeyler bozulmasın diye. oysa ki foton güzel bahane olurdu. ne güzel kimlerle hayatına devam edeceğin, kimlerle defterleri kapatacağın belli olabilecek. evet belki biraz can yakıcı ama bence bu acı çok önemli değil. samimiyet ve dürüstlük her zaman daha mühim. ve eğer ortada bunlar yoksa kimsenin yokluğu beni etkilemez Allah'ın izniyle (büyük konuşma payını da çıkarayım aradan)

üç yıl dediğin nedir ki, şıp diye geçer. o zaman görüşürüz bunları yeniden...

ilgili makaleler; bu
bu da var
bi de bu

8 yorum:

Adsız dedi ki...

İlk duyduyduğumda felaket etkilenmiştim ben bundan 1 yıl falan önceydi zaar herkese bide bilmiş bilmiş anlatıp onlarında dengelerini bozuyordum Mayaların takviminin 2012de son bulmasından tutta Marankinin çeşit çeşit örneklerine kadar :D ama sonradan üzerimdeki etkisini yitirdi olabilirde olmayabilirde ona bakarsak 2000 de de kıyamet kopcaktı diyorum hayırlısı bakalım .Eğer öyle birşey olursa japonlarla aramda dil sorunu kalmayacağından çok hayırlı bir durum olacak sanırım bu hehhehe sevindim :)) ama bu konuyla ilgili çok yazı okuyunca hala tırstığım yerler oluyor :Pp

Adsız dedi ki...

yaa bununla ilgili bildiğin bir makale var mı???meraktan çatlayabilirim de şu an :D:D

Unknown dedi ki...

Ooo sen ne diyorsun bu en çok da benim istediğim bir şey :)) Mimik ve yüz kırışıklılarından anlaşılabiliyor dillendirilmeyen düşünceler bile, ama, bu akıl okumak kadar cazibeli gelmiyor insana elbette :)) Aaaahh ahh bir de ışınlanma da olsa üff :)) Değmeyin keyfimize..

Pervane dedi ki...

SaN; alemsin ya, ışınlanmayı öğrensek sen direkt Japonya'dasın orası kesin :D

uçandepik; yazının sonuna ekledim :)

çilekliii; eveeet ne havalı şey di mi akıl okumak :) bazen ben ufak şovlar yapıorum millete çok eğlenceli oluyor :D

Adsız dedi ki...

mimik-yüz okuma dedin de ben ufak bi yoklama yaptım çevreme (2 kişiye :D, gerisi yolda ).. biri hanım biri beyfendi olmak üzere.. iki ark..

"sana bakınca yüzünden ne düşündüğün hiçç anlaşılmıyo" dediler 2side, birbirinde^n komple farklı insan bunlar, he tabi sen mahirsindir o ayrı da, gelmek istediğim nokta, empati yeteneği yüz okumaktan öte bişiy olduğu bence. duyguları da geçici bir süre import edebilme, hiç hissetmemiş veya hissetmiyor olsak bile..

Pervane dedi ki...

taaam taam porselen suratlısın anladık, robocop arti :P
bu konuyu daha detaylı anlatmalıyım belki bi ara ama anlaşılması için altyapı gerekli, artı blogun tarzına uymuyor bu kadar dallı budaklı ve uzun bir konu. ben zaten tek başına yüz okumaktan bahsetmiyorum, bu psikolojinin temel konularından biri sadece. duyguları import etmek için de empati şart elbet ama ben söylediklerimi kendi adıma söylüyorum hep ama ayrıntıya girmiyorum, duygu alış-verişi için de farklı teknikler var mesela.
benim mahir olup olmamamla ilgisi yok yani, sonradan çalışılmış bir şey. insan sarrafıyım ayağına yatmıyorum :), temel noktaları bildikten ve bol pratikten sonra insanları anlamak çok kolay bi iş, hani araba kullanırken önce kurallar önemlidir sonra kural falan kalmaz otomatiğe bağlanır ya, bu empati-yüz okuma-diğer teknikler vs vs, bi süre sonra otomatikleşiyor insanlarla konuşurken, anlamak kolaylaşıyor, mesele bu. (yazıda az-çok demişim, sallama o, mütevazi takıldım biraz :P)

Adsız dedi ki...

:D.. tamam üstat.. :)

Adsız dedi ki...

AH HOCAM KEŞKE ÖYLE BİŞEY OLSA TANIMAK İSTEDİGİM COK İNSAN VAR..............:)