18 Mayıs 2009 Pazartesi

başlık bulamadım (tekliflere açık)


Binlerce belirsizliğin içinde kendine bir yol çizmeye çalışmak. Çok engelli ve hatta çok engebeli bir koşuda bir hedef seçip ona ulaşmaya çalışmak.. Yapabileceklerinin farkında olmana rağmen beklemek, beklemek... Ne duruyorsun diyene, verecek çok cevaplarından birini bile verememek.

İşte öyle bir şeydi geçip gidenler.

Doğan güneş umudum oldu da, batan güneş de kendiyle beraber götürdü onu.
Sonra söke söke geri aldım ama. Pabuç bırakmaz geçiniyorum, kolay mı öyle omzumu çökertmek!

O değil de, duaya inanırım ben. Çok özel olacak bir sonraki cümlede yazacaklarım, belki de paylaşmamalı böyle şeyleri ama yazacağım. Benim şimdiye kadar tüm benliğimle isteyerek yaptığım her duam kabul oldu. O yüzden çok derdim yok hayatla. Çok ıslatmışlığım var yastıkları, çok midem ağrımışlığım, kurdeşenlerim, uykusuz gecelerim var belki ama hiç küsmüşlüğüm yok kimseye ve hiçbir şeye. Ve hep gerçekleşmiş dileklerim var.

En zor anlarda dilimde olan tek cümle: Rabbim seni çok seviyorum... Başkasına ne hâcet!

Şimdi yine dolanıyor yollar ayaklarıma. Bazen kedinin eline düşmüş fare oluyorum. Bir kapı açılıyor, tam girecekken pat kapanıyor. Bir gün yenisi açılıyor, ertesi hafta pat! Başkası açılıyor, bu sefer ertesi gün pat! Sabah açılıyor, akşamına pat!

Sonra içime baktım. Hâlâ orada mısın umut? Evet.
Tüm benliğinle mi istiyorsun? Evet. O zaman olacak, yapacaksın, merak etme. Yaptıranın var, yalnızca vaktini beklemelisin. Sen devam et kapıları yoklamaya.

Peki mutlu muyum? Hayır. Ama önemli olan bu değil. Her zaman mutlu olmaya uğraşanlardan, mutlu olmak gerektiğini düşünenlerden değilim. "Sürekli mutluluğa" inananlardan da değilim. İnsan olmayanın kıymetini bilir. Hüzündür mutluluğun keyfini arttıran. Sudan çıkmalı ki balık, suyun değerini bilsin.

Kim ne anladı bu yazıdan? Hiç, biliyorum. Üzgünün anlam veremediğiniz her cümlem için.
Ben sadece yeni eğitimler alıp kendi mekanını açmak için ara işler ama güzel işler yapmak durumunda kalmışlığın bol karışık salata kıvamındaki hâlimle günümü gün ediyorum.

Ve evet, söylemem gerekeni biliyorum; Rabbim seni çok seviyorum.

12 yorum:

Ebru dedi ki...

bu dünyada daim huzur mutluluk olsaydı , adı dünya değil cennet olurdu sanırım.
Hem kişi sevdiğini yerden yere vururmuş.
Rabbimizi nasıl düşlüyorsak, öyle görmek güzel.

guguk kuşu dedi ki...

ben kendimi buldum biraz yazıda. Ben mutluluğun ve mutsuzluğun tercih edilen şeyle olduğuna inanırım, ben uzun çubuğu seçtim: mutluluğu. Mutlu olmak öğrenilen bir şey, belki de en önemli kuralı da sürekli mutluluk peşinde koşmamak, zaten koşamazsın ki, sen o sun. ya mutlusundur ya da mutsuz, gelip giden brşey değil bu mutluluk. bırak başlıksız kalmaya devam etsin yazın. belki de en iyisi ad koymamak hiç birşeye:)

Yaşamkafe dedi ki...

Bu yazıdan anlayan anlayacağını anlıyor Pervane,özellikle son cümlen herşeye bedel...

ilkiz dedi ki...

Ferfeciri dinlerken yazını okumak pek keyifliydi:)geçenlerde bir arkadaşımın babasından duyduğum bir cümleyi paylaşmak istedim seninle....hayattaki amacınız mutluluk olmasın,onun peşinden koşarak harcamayın yıllarınızı dedi...peşinden koşulacak ve aranacak tek şey huzur...mutluluk heyecan verici ama huzur kalıcı ama insan bunu anca belli deneyimlerden sonra anlayabiliyor...huzuru bulman dileğiyle...:)))

Unknown dedi ki...

"Sudan çıkmalı ki balık, suyun değerini bilsin."

budur.

yalnız bu balığın baya kafalı olması lazım, öyle balıklar var ki; sudan çıkınca çırpınmaktan ve sızlanmaktan başka bir şey yapmayı bilmiyor, tekrar suya atlamak gibi bir dertleri ve hedefleri olmuyor..

Pervane dedi ki...

@ilkiz: hoşgeldin ve teşekkürler yorum için. arkadaşının babasına tamamen katılıyorum, ben de huzuru en öne koyanlardanım.

@hakan; benim anladığım şeyleri de anlıyorlardır inşallah :)

@guguk kuşu; bence gelip giden ve gelip gitmesi gereken bir şey mutluluk. açlık-tokluk gibi; hep tok olsak bu iyi gibi görünürdü belki ama bu sefer de yemek yeme lezzetinden mahrum kalırdık. hep mutlu olunursa da gayretin, çabalamanın, tecrübenin, olgunluğun hazzından mahrum kalınır. ara sıra çökmek iyidir bence :)

@çileklim; o da vardı değil mi! bakış açısı denen şeyin önemini anlıyoruz bu örnekten o zaman :)

@ebru; sevdiğini yerden yere vururmuş ya, o yüzden canım yandığında söylediğim o sözü söylüyorum. O'nun bana sevgisinin ifadesinin karşılığı olarak, 'ben de seni seviyorum' diyorum :)

şirinem dedi ki...

çok güzel ve anlamlı bir yazı anlşamak isteyenler için canım huzuru bulduğunda başka birşeyi aramana gerek yok çünkü diğerleri huzurun arkasandan zaten geliyorlar sana

Artifintel dedi ki...

aferin aferin, yine güzel şeyler yazıyosun.. takdir ediyorum seni :D

eh arti'den yetkinlik belgesini de aldın.. şimdi mutlu olmalısın..

biliyorum manasız yorumlar bırakıyorum.. yorumsuz kalmak daha iyi belki ama en azından bi boy gösterim dedim.. tırs diye :P

Pervane dedi ki...

@şirinem; aynen dediğin gibi şirincim. bugün de düşündüm biraz bunu, huzur, illa huzur..

@arti; ay her yerim şerefle doldu doldu taştı, onur saçtın başımdan aşağı :D

peki bu belgeyle kendime ofis açabiliyor muyum? :D

sen ses çıkar ya, enerji gelio senden ;) gel dolan bazı bazı :)

arti dedi ki...

kara güçlerin enerjisi o.. gölgelerin gücü.

Zeugma dedi ki...

Her şeyin vakti saati olduğuna inananlardanım ben de..
O yüzden sırf bunlar,yaşadıkların..
Her şeye rağmen inancını yitirmeyip Rabbine şükretmen çok güzel.Öyle olmalı.Çünkü ben aynı zamanda sabrımızın sınandığına da inanıyorum.
Bak zaten senin de dilediğin her şey eninde sonunda kabul olup gerçekleşmiş. Bu bilinçle ve sabırla beklemen gerektiğini de biliyorsun.
Yalnızca zaman yalnızca sabır.
Allah her şeyin karşılığını bu dünyada da veriyor.İyilik ya da kötülük..Her ne yapmışsak..
Sevgilerimle..

Pervane dedi ki...

@Zeugma; Bana her şey kademeli gibi geliyor. Akılla imtihanın bitiyor sabır başlıyor, o bitiyor kibirle, sonra teslimiyet falan derken geçiyor ömür..