10 Mart 2010 Çarşamba

Hoşçakal babacığım...


Önümde resmi, elimde kazağı, mis kokusu, ve ben.. duruyorum.. öylece ve sessizce. Çaresizce... Babamı geri getirebilseydim, hiç bir şeyi değiştirmezdim. o mükemmel bir baba, ben ona aşık bir küçük kız..

23 şubat 2010 salı, saat 23 civarı... Hala telaffuz edemediğim ve yazamadığım o şey. Hala idrak bile edemediğim babasız kalışın başlangıcı.

Osman Özdemir, 1943 Fatih doğumlu, aslen Bitlisli. Ailesinin her zaman gözbebeği, 8 kardeşin en ballısı, çünkü en uysalı, en farklısı. Arkadaşlarının belki en sevileni, unutulmayanı, çünkü en vefalısı..

24 yıllık babam ve dünyanın en iyi babası, çünkü en seveceni, sevgisini en çok belli edeni, en fedakarı...

Küçükken aşıktım babama, her zaman arkadaşlarıma babamdan bahsederdim, tüm okul hayatım boyunca herkes bildi babama olan düşkünlüğümü, sonrasında kimle tanışsam herkes farketti babama olan hayranlığımı, o kadar içimde, o kadar dilimdeydi. sıradan bir sevgi olmadığı belliydi ama anormal de değildi.

Çünkü ben kimi görsem babamı çok severdi. Defalarca şahit oldum babamı bir kez görüp, bir kez sohbet edip, ona hayran kalışlara, bir daha bırakmayışlara. Defalarca onu dinledim, amcamlardan, yengemlerden, yeğenlerinden, teyzemlerden, arkadaşlarından. Herkes onun başkalığından bahsederdi, kimselere benzemeyişinden, vefasından, fedakarlığından, sevgisinden, hürmetinden, kimseyi incitmeyişinden, yardımseverliğinden. Bakardım ve hakikaten etrafta onun gibisini göremezdim.

Yeğeni demişti bir keresinde; "Osman dayım aşık olunacak adamdır." İşte tam buydu babamın karşılığı...

2 sene önce kansere yakalandı, beyin kanseri. Çapa böyle kalabalık görmedi babam hastaneye yattığında, resmen ayağa kalktı Çapa.

2 sene öncesine kadar o benim babamdı, o benim bir tanemdi. Sonra gördüm ki o meğer herkesin bir tanesiymiş, sadece en iyi baba değil, en iyi dost, en iyi arkadaş, en iyi sırdaş, en iyi yoldaş ve daha pek çok şeymiş.

Her gün gurur duyardım babamla ve son 2 senemizde gittikçe artan ve haklı bir gururla hayranlığım da arttı ona. Herkesin övgüyle bahsettiği, "acaba evliya mıdır" diye sorduğu, "dünyaya bir daha böylesi gelmez" dediği, benim babammış, ne mutlu...

Şu çok güzel bir özet olacaktır; babamın kurabildiği son cümle; amcamlar, yengemler ve bizler yatağının başındayken, zorlanarak ve hece hece.. : "BEN... SİZİ... ÇOK SEVİYORUM..."

Ne mutlu ki, hiç pişmanlıklarımız yok, tek dileğim onun bizden razı olması...

Babacım, içim huzurlu, güzel bir yerdesin ve seni ne kadar çok sevdiğimi çok iyi biliyorsun. Mutluyum, senin bizi ne kadar çok sevdiğini çok iyi biliyorum. Sadece seni özlemekle nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum..

Allah'ım biz babamı çok severdik, sen de onu sev.
Biz babamdan razıyız, sen de ondan razı ol...

Aziz ruhuna fatiha...