24 Mayıs 2009 Pazar

Lâf u Güzaf

Sıkıldım herkesin her şeyden şikayet etmesinden, olur olmadık her konuda ahkâm kesmesinden.

Kahve köşelerinden televizyon programlarına, altın günlerinden üniversite gençliğine her Türk evladı enn havalı bürokrat, diplomat edalarını takınıp (çünkü akşam TV başında çıkarılır o takılan eda) başlar hararetle memleketin hâli muhabbetine. Genel tavır nedir söyleyeyim. Kimse kimseyi beğenmiyordur, kimse kimseden ve hiç bir şeyden memnun değildir.

Hâlâ pek çok yerde Eurovision’un ne kadar çocukça olduğu yorumlarını okuyorum. Kim yazıyor? Daha iyisini bulmuş (!), ömrü organizasyonlarda geçmiş (!) sevgili taş çatlasa 20-25 yaş grubu akranlarım başta olmak üzere, “Ben de entelim, ben de, ben de” diye yırtınan herkes. Yap daha iyisini topla dünyayı abicim, kim tuttu seni?

Geçenlerde yine biri, kafasına polisin bazı durumlarda parmak izi almasına takmış. Neden polis ona güvenmiyormuş? Bu tutum halkı polisten soğutuyormuş. Pardon da neden karşılıksız güvensin, göbek bağını polis mi kesti? Tedbir akıldandır. Sen neden polise güvenmemek için bu kadar isteklisin?

Sonra bu yaşanan tüm olaylarda, Cumhurbaşkanı’nın yargılanması, Engerekon (!), 1 Mayıs, Mardin, domuz gribi, şampiyona vs, vs.. Birden milletin her kesiminden minik minik savcılık oynayan tipler türer, herkes avukat, herkes sosyolog, psikolog , doktor kesilir. Herkes köşe yazarı oluverir, hatta herkes hakim olur çıkar. Bu son tipler, gerçekte de alçak tepeleri kendilerinin imal ettiklerini sanan tipitiplerdir.

Yok Eurovision saçmadır, yok aslında her şeyi ilk biz bulmuşuzdur, yok hükümet işini yapmıyordur, yok polis şöyledir, belediyeler böyledir, meclis öyledir, yök öyledir, yok böyledir. En basitinden evinde mutfağını silen kadın, bir misafir toplantısında birden din âlimi, 2 dakika sonra siyasi parti kadın kolu başkanı, 2 dakika daha sonra ilçe emniyet müdürü falan oluverir. Hepsinde de öyle astığı astık, kestiği kestik. Hele erkekler, ay ay ay...

Konu futbol olur, herkes Rıdvan Dilmen’dir. Seçim olur, herkes analist, herkes siyasi bilimler mezunu. Başlar temcit pilavı ikram edilmeye. “Bu hükümet şöyle de böyle de.. Bu adam çalıyor çırpıyor..” Çalıp çırpmak farz ya. Ya da daha ağırı; herkes başkasını kendinden bilirmiş, demek o başa geçse çalıp çırpacak, yoksa nerden bilsin her önüne gelenin çaldığını.

Bizim yüce Türk milleti kadar ukalalığı seven ama hiç icraate girmeyen millet var mı acaba?

Ne çok seviyoruz ona buna iş öğretmeyi. Tabi her şeyin en iyisini biz biliyoruz. Âlemin akıllısı da biziz. Ama gelgelelim (sakın gelme) onca laf salatasının içinden çıkıp işe gelince tırt. Neden? Çünkü armudun iyisini ayılar yer. En iyi biz biliriz, en iyiyi biz biliriz, elalem yapar biz yeriz. Budur!

Fakat ne var ki âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz. Hadi bakalım çok bilmiş Yüce Türk. Açıkla bu çelişkiyi!

Senin ülken burası. Sen kalk bir şey yapsana. Oturduğun koltuk rahat, atıyorsun bir tarafından. Her hatada suçlayacak biri arıyorsun. Şamar oğlanları türetmekten başka bişey bildiğin yok, sızlanmaktan, haddini aşmaktan başka bir şey yaptığın yok.
Çözüm üretemediğin her sorun için ettiğin her laf, gevezelikten başkası değil.

Bu arada ben verdiğim hiçbir örnekte kimseyi savunmuyorum, hiçbir şeyi desteklemiyorum ya da kösteklemiyorum. Benim de hoşlanmadığım şeyler var, hele ki bu memlekette bir insan evladına yapabilecek en büyük kazığı yediğimi düşünüyorum ama ahkam kesilerek, ağlayıp zırlayarak, tükürük atma yarışıyla bir yere varılacağını sanmıyorum.

Bu da cuk oturmuşun yandan yemişi, yine de en iyisi;

7 yorum:

Ebru dedi ki...

Hay ağzına sağlık.
Her zaman düşündüğüm şeyleri yazmışsın kelimesi kelimesine. :)

Zeugma dedi ki...

Süper bir yazı..
Bana göre yılın köşe yazısı,makalesi..
Kutluyorum Pervanem..
Bu kadar mı güzel yazılır yaa...
Helal sana...

Kitap ve Demlik dedi ki...

yapan yapar, yapamayan eleştirir.

Unknown dedi ki...

şimdi aslında teknik olarak bu yazı da bir rahat koltuktan atıp tutma yazısı ama çözüm üretmesini bilene yığınla çözüm önerisi sunması babında faydalı bir kaynak olabilir zannımca :)(:

Pervane dedi ki...

@Ebru; eyvallah :)

@Zeugma; ay mahcub oldum, teşekkür ederim :)

@H.Y.Ergün; aynen öyle.

@Çileklisüt; :)hehe evet öyle gibi göründüğünün farkındayım. ama ben "koltuğun rahatsa bari sus" demeye getirdim. benimki rahat değil ama yine de susup icraate bakıyorum elimden geldiğince :)

delininbiri dedi ki...

siminyanın feedden keşfettim blogunu..çok beğendim bu yazını..tebrik ederim..bu arada küçük prens benim de kahramanım :) onla ilgili bir yazım vardı hatta..

Pervane dedi ki...

@delinin biri; hoşgeldin, teşekkür ederim. iade-i ziyaretimde bulup okurum inşallah o yazını, Küçük Prensi sevenleri baş tacı yapma huyum var zaten, yine gel :))