8 Mayıs 2009 Cuma

bugün beni düşündüren şey

Dinlenmiş bir dersin yazıya dökülmüş halinden alıntı;

"İnsanlığın bugün ilim diye övdüğü şey, ancak eşyanın bilgisini şuura nakletmektir. Yani bir ambarda eşyanın yığılması gibi, bilgileri zihinde biriktirip, üstüste yığmak gerçek ilim değildir. O, zihni bir depo haline getirmektir. Lakin eşyadan, tabiattan ve kainattan aldığımız bilgiler bizi derin bir tefekküre götürüyorsa, işte o zaman bilgi değerli oluyor, marifetullah’a bir basamak teşkil ediyor.

Hakikate ulaştırmayan bilgi, bütün zahiri bilgiler, hatta dini bilgiler, bunlar kısır bir mecrubiyettir, kısır bir sevdadır. Bazıları çok bilgilidir, ayaklı kütüphaneye benzerler, lakin hikmete götürecek bir tefekkür yoktur. Kitaptan aldıklarını ancak hafızaların ambarlarına istif ederler. En basit meselelerde, çocuklar gibi düşünürler, münakaşa ederler, birbirlerine girerler, ihtirasa kapılırlar. Esas olan tefekkür, insanı derin ve ilahi bir tefekküre yönlendirecek olan, "İnsan niye yaratıldı, kim yarattı, kimin mülkündeyiz ve yolculuk nereye?" diye düşündürebilendir. İşte bu ilim, marifetullah ilmi. Bu ilme sahip olunca, her hareket kalbin durumuna göre hallenir.

Bugün gazeteler, aşırı reklamlar, yan yana yürüyen kontrolsüz neşriyat, genç dimağları şaşırtıyor, yoruyor ve kendi kalıpları içinde kolayca dondurabiliyor. Esas olan tefekkür, Kur’an-ı Kerim’de 137 yerde geçiyor. "Akletmez misiniz? Düşünmez misiniz?" Yani sebep ve sonuç; bu kainat niye yaratıldı, insan niye yaratıldı, ben neyim, neyin nesiyim? Tirilyonlarca yıldız var, gezegen var, hiçbiri dünyaya ve hatta birbirine benzemiyor. Dünya kimin için süslendi? Âlem kimin için tezyin edildi? Yani bunlar bir hikmete, sebebden müsebbibe, eserden müessire götürerek Hakk’a yaklaşmaya, Hakk’la dost olmaya vesile. İşte buna marifet deniyor, peygamberlerin telkin ettiği ilim de bu. Diğer ilimler Allah’a götürmeyen ilim, Allah’ı düşündürmeyen ilim, kulu tefekkürde derinleştirmeyen ilim, o ilme ‘la yenfeu - faydasız ilim’ deniyor. Peygamber Efendimiz sığınıyor o ilimden. Yani bizleri bırakın bir tarafa Peygamberimiz sığınıyor o ilimden..."

Durup düşündürdü uzun uzun. Aslı daha da uzundu mevzunun da burası farklı bir pencere oldu benim için...

9 yorum:

Yaşamkafe dedi ki...

Yazdıkların çok doğru şeyler Pervane...

Dünyayı,insanı ve Kitabı doğru okumak gerek...Bu üçü iç içe bir ayettir,birisini diğerinden ayırırsak veya dışlarsak,bugün olduğu gibi musibet yakamızdan düşmez.

Hayırlı cumalar...

Ebru dedi ki...

"İlim bir nokta idi,onu cahiller çoğalttı" der Hz.Ali.
Hiç bir ilim birbirinden bağımsız değil ve hiçbiri de dinden bağımsız değil. Eski İslam alimleri, bunun farkında oldukları için, herşeyi bilmelerine rağmen sınırları aşmanın zararlarının faydalarından çok olduğunu sezdikleri-bildikleri- için, pek çok ilmi olduğu yerde bırakmışlardır der Seyyid Hüseyin Nasr.

Kayhanoviç dedi ki...

Hani demişsin akletmezmisin
Peygamberimizin güzel bir sözü aklıma geldi. Bilmiyorlar bilselerdi yapmazlardı...

Unknown dedi ki...

"Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?"..

Çok doğru söylemişsin, tonlarca kitap, dergi, eğitim sertifikası vs. vursak sırtımıza, tefekkürsüz ve şuursuz olunca eşek yükünden farksız olur onca bilgi. Hele o bilgiler kibre de yöneltiyorsa insanı, işte asıl eyvah çığlığı o zaman atılmalı.

Pervane dedi ki...

@Hakan; "..bugün olduğu gibi..." .evet.

@Ebru; Seyyid Hüseyn Nasr sanırım, insanı yokuşa, kibre ve ucuba götürdüğü takdirde ilmi olduğu yerde bırakmayı kastetmiştir. Yoksa ilmin artması, insanın acziyetini kavramasına vesile olduğu sürece gereklidir, faydalıdır.

@Kayhan; Yok est. ben demedim, ayet o şekilde. Pek çok şeyi bilseydik yapmazdık gerçekten ama bazen de bilmemek değil öğrenmemek, düşünmemek ayıp.

@Çilekli; Benim sözlerim değil bunlar, başında belirttiğim gibi alıntı. Ama çok sindirilmesi gereken sözler.

Zeugma dedi ki...

Bunlar tek tek düşünüldüğünde akıl alacak gibi değil gerçekten..
evrende 1 mm'lik bir oynama olsa her şey birbirine girer gerçeği var bir de.
Her şey Yaradan tarafından o kadar sistematik ve kusursuz bir şekilde oturtulmuş ki..Rabbimiz en büyük alim aynı zamanda..
Oturup arada düşünürsek birden kendimize geliveriyoruz ürpererek.
Teşekkürler Pervanem.
Paylaşım etkileyiciydi yine..

Pervane dedi ki...

@Zeugmacım; O yüzden düşünmek bazı ibadetlerden bile daha efdal sayılıyor ya. Küçücüklüğümüz farkında olmak bile o kadar büyük bir nimet ki..
Ben teşekkür ederim canım.

Trevanian dedi ki...

Eline sağlık Pervane öncelikle. İnce bir cizgiye değinmişsin aslında.

"Bazıları çok bilgilidir, ayaklı kütüphaneye benzerler, lakin hikmete götürecek bir tefekkür yoktur" demişsin ya... Onların ki bilgi değil aslında "Malumat" dır. Bilgi kavram olarak içinde bir bilinci de barındırır. O bilinçden yoksunsak sahip olduğumuz malumattan ibabettir ki o zaman şu minik beynimiz, ucuz bir harddiskten daha değerli olmaz sanırım :)

Pervane dedi ki...

@Trevanian; Teşekkürler evvela, fakat bizzat benim cümlelerim değil, çok katıldığım için buraya aktarmak istediğim cümleler.

Aslında "bilmek" bizim anladığımızdan çok daha derin bir şey. Bilen kişi, bildiğini hayata katandır. Sigaranın zararlı olduğunu bilip de sigara içen bir kimse aslında bildiğini sandığı şeye dair hiçbir şey bilmiyordur. Tam manasıyla bilse içmez zaten mantıken de.

Bunlar da bunun gibi şeyler işte, senin de dediğin gibi.